Библиотека knigago >> Любовные романы >> О любви >> Limon Bahçeleri

Marina Koroleva - Limon Bahçeleri

Limon Bahçeleri
Книга - Limon Bahçeleri.  Marina Koroleva  - прочитать полностью в библиотеке КнигаГо
Название:
Limon Bahçeleri
Marina Koroleva

Жанр:

Современная проза, О любви

Изадано в серии:

неизвестно

Издательство:

SelfPub

Год издания:

ISBN:

неизвестно

Отзывы:

Комментировать

Рейтинг:

Поделись книгой с друзьями!

Помощь сайту: донат на оплату сервера

Краткое содержание книги "Limon Bahçeleri"

Bu bir aşk, alt zihin ve medeniyet savaşların hikayesidir. Rüzgârlar tepenin üzerinde birer birer ortaya çıktı: zamanın girdabında onlara uzun bir çekişme bekleniyordu… 100…1000 yıl sonra Limon Bahçelerinde görüşmek üzere.Bu bir kurgu eseridir. İsimler, karakterler, işletmeler, yerler, olaylar ya yazarın hayal ürünüdür ya da hayali bir şekilde kullanılmıştır. Yaşayan veya ölü gerçek kişilere veya gerçek olaylara herhangi bir benzerlik tamamen tesadüfidir.


К этой книге применимы такие ключевые слова (теги) как: Самиздат,мистические романы,книги о любви,записки путешественников,исторические события,турецкая литература

Читаем онлайн "Limon Bahçeleri". [Страница - 8]

işyeri sattık ve neredeyse eli boş gittik. Ancak iş hakkındaki paha biçilmez bilgi ve deneyim, kısa sürede babamı ayağa kaldırdı.

Davi etrafa bakarken sessizce dinliyordu. Duvarın bir kısmı çok eskiyken, diğerleri aceleyle yapılmış ve zamanın kronolojisini gizlemiş gibi görünüyordu. İnce malzemelerden oluşan ek yapı, birkaç küçük odaya bölünmüştü. Bu İtalyan mahallelerini hatırlattı. Sokak gürültüsü ve sürekli koşuşturma halinde olan insanlar burada da hüküm sürmüş olmalı, ancak karantina sırasında her şey sessizleşti ve yaklaşan değişikliklerin beklentisiyle saklanmıştı.

Hayk, Davi'nin mantığını yakaladı ve düşüncelerini rahatsız etmeden mutfağa gitti. Bir süre sonra elinde tepsiyle döndü. Arkasında bir kadın, termos getiriyordu. Masayı kurduktan sonra, ciddiyetle ellerini açtı:

–Otantik Anadolu kahvaltısı: Taze simit, pastırmalı omlet ve sıcak çay! Daha ne olabilir dostum?

Hayk masanın yanı başındaki sandalyelerden birine oturmak üzereydi. Giriş kapısı açıldı, kır saçlı bir adam kapıyı tutması için bir kasa meyveyi yerleştirdi. Bahçeye doğru baktı ve misafirleri kendi tarafına jest yapmak amacı ile çağırdı. Hayk ve Davi çıkışa gittiler, tek dar yolda erzak dolu bir minibüs duruyordu.

Hayk sıkıcı bir şekilde:

–Çalışmamız gerekecek, dedi.

Adam Hayk'a sarıldı ve sonra gözlüklerinin üstünden arkadaşına baktı.

–Böyle bir tanışma için üzgünüm. Bu sabah restoran için bir liste üzerinde çalışmak zorunda kaldım.

Adam elini uzattı. Gömleğinin kolu dirseğinin yukarısına kıvrılmıştı.

–Ben Hayk'ın kuzeniyim, Robert.

–Davi… David, fark etmez.

Arkadan gelen arabadan bir sinyal duyuldu. Robert parmaklarıyla ‘5 dakika’ işareti yaptı. Davi kısa sürede bu kadar çok kasayı, nasıl idare edeceklerini merak etti. Ancak her şeyin boşaltılıp bahçeye konması için bir süre geçti.

Robert arabayı otoparka bıraktı ve elinde bir liste ve faturalarla geri döndü. “Ben de kahvaltıya yetiştim!”

Hepsi birlikte masanın etrafındaki sandalyelere oturdular. Yakınlarda birkaç süs, yabani limon ağacı vardı. Cam bardaklara kehribar çayı döktükten sonra Robert, şerefine kadeh kaldırmayı söyledi:

–Sınırların açılması için!

–Başarılı bir sezon ve iyi bir iş için, diye devam etti Hayk.

–Yeni müzik ve projelere, diye ekledi Davi. Cep telefonunun ekranına baktı ve üzerinde yeni bir mesajı olduğunu fark etti.

“Havaalanından çıkıyorum, Lemon Gardens'ta görüşürüz.”

Davi, “Burada yemekler mükemmel,” diye yanıtladı.

Telefondan başını kaldırarak arkadaşlarına baktı. “Akrabam bize geliyor!”

Hayk; Davi'nin, Annette'ye ait arşivlerinden ve anılarından bir puzzle misali bir araya getirmesini neredeyse başardığı hikâyeyi birkaç cümleyle anlattı.

Robert yeni tanıdığının omzuna hafifçe vurdu.

–Bu manastırın ve o güzel limon bahçelerinin, ne hale geldiğini sadece tahmin edebilirim. Her şeyi kendi gözlerinizle bulmalı ve görmelisiniz. Büyük medeniyetler, bu topraklarda doğup yok olmuş ve şimdi burada sadece koskocaman bir pazar görüyorum.

Omletin kalanını çabucak bitirdi ve anahtarları masaya koyan Robert mutfağa gitti. Az önce görünen birkaç işçi, aceleyle kasaları bodruma taşımaya başladılar.

Hayk gözleriyle anahtarı göstererek,

–Davi, bu senin, dedi, – Üst katta küçük bir stüdyo ve iki kişi için yeterli alan olmalı. Yakınlarda bulunan akrabalarımın birinde kalacağım. Yapmam gereken bazı önemli işlerim var, canın sıkılırsa veya konuşmak istersen benimle barda buluş.

–Akşamları burada DJ set çalabilirim.

–İyi fikir!

Çıkışta Hayk, elinde birkaç seyahat broşürü olan ve omzuna spor çanta taşıyan, genç, esmer bir kadınla karşılaştı.

Janna içeri girdi ve yalnız oturan Davi’yi çay içerken gördü. Karşıdaki silueti fark ederek, Davi yukarı baktı. Bir süre güzel kızın neden ona baktığını ve eliyle selamlama hareketi ettiğini anlamadı. Jannette masaya yaklaştı, çantasını çıkardı ve kanepeye koydu.

–Simon, sen misin?

–Benim büyük büyük babam. Ben Janna, Jannette.

Davi şaşkınlıkla mavi gözlerinin içine baktı ve yazışmadaki tüm detayları nasıl olur da sormadığını merak etti.

Janna karşıda bulunan hasır koltuğa oturdu ve utancından açıklama yapıp yapmayacağı konusunda kararsız kaldı.

Sonunda Davi elini uzattı.

–Merhaba, seni erkek sanıyordum. Sürpriz işe yaradı!

Janna gülümseyip elini sıktı.

–İşte şimdi ve burada tanıştık! Mutlu bir şekilde…

Biraz sessiz kaldıktan sonra,

–Unutulmaz bir uçuş için teşekkür ederim, diyerek sözlerini tamamladı.

Hafif bir rüzgârın esintisi geldi. Bu ya limon tadı hissi ya da tatlı-ekşi parfüm kokusu gibiydi. Bu an sonsuza dek onların hafızalarında iz bıraktı.

14

Hayk tozlu sokaklarda yürüyordu. Sol tarafında eski bir taş duvarı kaldı, orası zamanında Avrupa ticaret heyeti için inşa edilmişti. Şimdi arkasında bir konsolosluk duruyordu. Sağ tarafına baktığında birkaç ev görülüyordu. Birinin kapısının önünde durdu ve iki adım geri çekildikten sonra tüm binaya şöyle bir göz attı. Sanki tarih tüm mahallenin kayıp halinden bir şeyler fısıldıyor gibiydi.

Bina 4 katlıydı ve üçüncü katın Fransız tasarımlı balkonundan satış ilanı görünüyordu. Hayk her şeyi farklı açılardan fotoğrafladı, ardından açık olan ön kapıdan içeri girdi. Keskin bir tıslama ile birkaç kedi dışarı fırladı. Girişe bakıldığında oldukça karanlıktı. Hayk telefonunun fenerini açmak zorunda kaldı. Uzun süredir kedilerin mekân edinmesi sebebiyle basamaklara sinen kokular eşliğinde, merdivenlerden dikkatlice yukarı çıktı. Keskin koku duvarlara da yayılmış, yıllardır boyanmamıştı. Birinci ve ikinci katın demir kapılarının yanından geçti. Kendini 3 numaralı dairenin eski ahşap kapısının önünde buldu.

Hayk zile bastı, çalışmıyordu! Kapıyı birkaç kez tıklattı ve arkasından gelen sesi fark etti. Üst kata giden merdivenlerde yaşlı adam duruyordu.

–Emlakçı mısın?

Adam, Hayk’ı anlamak için bir aşağı bir yukarı baktı. Sonra birkaç basamak aşağıya indi.

Hayk cevap verdi:

–Hayır, daireyi görmek istedim. Siz komşu olmalısınız?

Göğüs cebinde Atatürk resmi olan bir tişört, düz pijama altı ve ev terliği giymiş bir adam göründü.

–Emlakçılardan nefret ederim, diye homurdandı, -Burada bekle.

Elinde bir parça kâğıtla döndü ve Hayk'a uzattı.

–Bu ölen kişinin yeğeninin telefonu. Kediler o kadının işi, hala sıkıntı çekiyoruz! Boyanma zamanı geldiğinde- işte bu pandemi başladı!

Adam döndü ve yavaş yavaş merdivenleri çıkmaya başladı. Hayk'ın tarihi gayrimenkullere olan ilgisini ve sebebini tahmin etti.

“Eh, pekâlâ. İşleri yoluna koymanın zamanı geldi,” diye düşündü ve kendi kapısının yüksek sesle çarpması herkesin aklını başına getirdi.

Hayk yılların yıpratmış olduğu basamaklardan aşağı yürüdü ve dışarıdaki temiz havayla buluştu. Girişte hapsolan kirli atmosferden sonra, sokak artık o kadar tozlu görünmüyordu ve hatta yerel olayların hipnozuyla çağırılıyordu.

Elindeki numarayı çevirdikten sonra Hayk, bip seslerini saydı. Birisi aramayı yanıtladı, ancak bir nedenden dolayı sessiz kalıyordu. Sessizliği bozan Hayk, konunun özünü çabucak açıkladı.

Uykulu ve garip bir ses öbür taraftan geldi:

–Yarım saat sonra girişte buluşalım.

Hayk kaldırıma oturdu. --">

Оставить комментарий:


Ваш e-mail является приватным и не будет опубликован в комментарии.